Cinsel eğitim nedir?
Cinsel eğitim, çocuk ve ergenlere kadın ya da erkek olma, kadın ya da erkek olmakla ilgili algılar, cinsiyete ilişkin roller, kendi ve karşı cinsin özellikleri hakkında bilgi sahibi olma amacıyla verilen eğitimdir.
Bebeklik döneminde aile içinde başlayan, ilkokul, ortaokul ve lisede yaşları için gerekli olan ve onları yanlış bilgi ve davranışlardan koruyacak cinsellikle ilgili konuların anlatılmasıdır.
Çocuklara cinsellik konusunda eğitim vermek yalnızca onlara anatomi ve doğurganlık bilgileri vermekten ibaret değildir. Bu onlara kız ve oğlan olarak kim olduklarını öğretmek ve büyüdüklerinde kadın ve erkek olarak kim olacaklarının temelini atmaktır.
Neden cinsel eğitim vermek gerekir?
Cinsel eğitim vermek, çocuğun kendi ve karşı cinsin bedenini tanımasını sağlar. Cinsel eğitim alan çocuk karşı cinsle daha dengeli ve sağlıklı ilişki kurar, başkalarından edineceği yanlış bilgiler nedeniyle cinsel yaşantısında sorun yaşamaktan ya da kendi bedeniyle ilgili kaygılardan korunur. Cinsel eğitim sayesinde çocuk kendi bedenine ve karşı cinsin bedenine saygı duymayı öğrenir. Bu durum çocuğun ileriki yaşantısında kendi cinsiyetindekilerle ve karşı cinsten kişilerle sağlıklı, düzeyli ilişkiler kurmasını sağlar.
Çocuğun kendi bedenini ve özelliklerini tanıması, kendine güvenini arttıran bir özelliktir. Cinsel gelişim ile ilgili bilgileri erken yaştan itibaren alan ve bu anlamda sağlam temeller oluşturan kişi, bedenine karşı sorumluluklarını bilir.
Ergenlik döneminde bedensel değişiklikler konusunda bilgilendirilen çocuklar farklılaşmalarını daha çabuk kabullenirler, anormallik endişeleri ve yetersizlik korkuları azalır. Doğru bilgilerle donanmış kişi, cinsellik hakkında duyduğu yanlış bilgileri kolaylıkla reddeder. Bilgili kişiler arkadaşlarının uygunsuz teklif ve baskılarına direnmekte daha başarılıdırlar. Ayrıca cinsel istismardan korunma konusunda da bilgi sahibi olurlar.
Çocuklarda cinselliğe ilgi ne zaman başlar?
Çocuklar genellikle 3 yaş civarında cinsellikle ilgili sorular sormaya ve cinsel konuları merak etmeye başlarlar. Cinsel organlarını keşfeden ve cinsiyetinin bilincine varan çocukta cinsel ilgiler oluşmaya başlar. Buna paralel olarak karşı cinsle ilgilenmeye ve onun özelliklerini keşfetmeye çalışır. Daha sonra cinsel kimlikle ilgili özellikler görülmeye başlanır.
Kız çocuklarının belli renklerde ve etek, elbise gibi giysiler giymedeki ısrarları erkek çocuklarda pembe renge ve külotlu çorap giymeye karşı gösterilen direnç cinsel kimlik davranışıyla ilgilidir.
Tüm gelişim alanlarında çocuklar arasında farklılık görülebileceği gibi cinsiyetin keşfi ve cinsel konulara ilgi konusunda da çocuklar arasında farklılık görülebilir. Kimi çocuk iki yaşında cinsellikle ilgili sorular sorarken kimi çocukta dört yaşa doğru cinsel konulara merak başlar.
Yaşlara göre cinsel eğitim nasıl verilmelidir?
Okul öncesi dönemde cinsellik hakkında konuşma küçük yaştan başlamalı ve büyüme süreci içerisinde çocuğun soru ve merakı doğrultusunda devam etmelidir. Okul öncesi dönemdeki çocuklar hem kendi hem de başka çocukların vücutlarının nasıl çalıştığını, kızlarla erkeklerin vücutlarının neden farklı olduğunu, istedikleri zaman ve mekanda özel bölgelere dokunulmayacağını bilmek isterler.
İlkokul çağı, çocukların cinselliğe olan ilgi ve meraklarının azaldığı ancak kaybolmadığı bir dönemdir. Bu dönemde yapılan konuşmalar çocuğu ergenlik dönemine hazırlar. Konuşmanın içeriğinde fiziksel ve ruhsal olarak yaşanacak değişimler, karşı cinsle ilişkiler gibi konular yer almalıdır.
Ergenlik dönemi cinsel gelişimin yoğun olduğu ve ilk deneyimlerin yaşandığı dönemdir. Cinsellik konusunu konuşmaktan kaçınmak ergenin cinsel olarak aktif olmayacağı anlamına gelmediği gibi, cinsellikten konuşmak da öğrendiklerini deneyimleyecekleri anlamına gelmez. Aksine yapılan araştırmalar, cinsel eğitim alan gençlerin almayanlara oranla erken yaşta cinsel deneyim yaşama olasılıklarının daha az olduğunu, daha bilinçli ve sorumlu davrandıklarını göstermektedir.
Çocuğunuzla daha kolay konuşabilmenin yolu cinsel eğitime erken yaşta başlamaktır. Cinsellikle ilgili konuşmaları başlatmak için günlük etkinlikler aracılığıyla sunulan fırsatlar değerlendirilebilir. Film, dizi gibi görsel araçlar ve dergi yazıları konuşmayı başlatmak için bir başlangıç noktası olabilir. Bu konuda ne düşündüğü sorularak konuya girilebilir. Ergenlere verilecek cinsel eğitim sadece cinsiyet ve üreme hakkında bilgiler değil, karşı cinsle ilişkiler, aşk, sevgi, yakınlık gibi duygu ve değerler ile gebelikten ve cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunma gibi konuları içermelidir.
Anne babaların sorular karşısındaki tutumları çocuğu nasıl etkiler?
Her ebeveyn aldığı eğitime, sosyo-kültürel düzeyine, ahlaki değer ve inançlarına göre çocuklarının cinsellikle ilgili sorularını yanıtlar ve davranışlarına tepki gösterir. Anne babaların soruları yanıtlama ve tepki gösterme şekilleri, yani bu konudaki tutumları çocuğun anne babası ve kendisine güven duymasına, diğer insanlarla güvene dayalı ilişkiler geliştirebilmesine, cinselliği doğal bir olgu olarak tanımasına ya da tam tersi anne babası ile olan iletişiminin azalmasına, soru sormaktan çekinmesine ve cinsel konulara olan merakını bastırmasına neden olur.
Cinsel eğitim verilmediğinde ne olur?
Çocukluk ve ergenlik döneminde merakı yeterince giderilmemiş ya da olumsuz bilgi ve yaklaşımlarla karşılaşmış kişilerde cinselliğin pek güzel bir şey olmadığı, ilgilenilmemesi gereken yasak, pis ya da günah olduğu inancı yerleşir. Bu inanç, birçok yetişkin insanın hayatını etkiler. Kişinin ileride sağlıklı ve mutlu bir yuva kurmasında olumsuz bir etki yaratır.
Çocukken soruları cevaplanmadığı ya da yanlış ve eksik cevaplandığında, yani bilgi edinme gereksinimleri zamanında karşılanmadığında ergenlik döneminde sorun yaşadıkları ve merak ettikleri konularda anne babalarına başvurmaz, okudukları ve çevreden edindikleri ile yetinirler.
Merak duygusu giderilmemiş olan çocuk sorularının yanıtlarını alabilecek başka kaynaklara yönelir.
Cinselliğin konuşulabilecek doğal bir konu olduğu mesajını çocuklarımıza verebilmek için hem cinsel gelişim dönemleri hakkında bilgi edinmeli, hem de sorularını nasıl yanıtlayacağımız konusunda bilgi sahibi olmalıyız.
Duygu Çataltaş Sıpçıkoğlu
Pedagog / Psikolojik Danışman
(Ağustos 2018)