Biz yetişkinler nasıl sözcüklerle anlatıyorsak kendimizi çocuklar da oyunla anlatır
aslında… Belki de günün çoğunu oyunla geçirir, oyunla kendini tanır, öfkesini, üzüntüsü
oyunla anlar, yeni anlamlar katar kendine, hayatı, yaşamayı öğrenir, keşfeder, kendini anlatır aynı zamanda… Çocuğun oyun dünyasında oyuncak olsa da onun oyun oynaması için illa pahalı oyuncaklar almaya ya da oyuncaklarının çok olmasına gerek olmadığı gibi böyle olması çocuğun yaratıcılığını da köreltebilmektedir. Evde çocuğunuzla o pahalı oyuncaklar olmadan oynayabileceğiniz ve birlikte eğlenip keyifli vakit geçireceğiniz bir sürü oyun olabilir.
Teknoloji geliştikçe çocuklar için pek çok çeşitlilikte oyuncak alternatifleri de ortaya
çıkmaktadır. Televizyonda, internette, mağazalarda, reklamlarda bize ve çocuklara dayatılan farklı markalarda farklı objeler, oyuncaklar vardır. Çocuğunuzla birlikte dışarı çıktığınızda pek çok şekilde süslenmiş ve cazip hale getirilmiş bu oyuncakları almak için direttiğinde işiniz pek de kolay değil… Belki ağlamaması için, belki siz çocukluğunuzda bu oyuncakları alamadığınız için, belki başkalarında olup kendi çocuğunuzun eksik hissetmemesi için ama bir sebeple bu gösterişli dünyanın içine girip o pırıltılı oyuncaklardan almak isteyebiliyorsunuz ya da almak zorunda kalabiliyorsunuz.
Bunun önüne geçmek için uzmanların önerdiği şekilde çocuğunuza aldığınız şeyle
ilgili limit koyabilir, tutarlı ve kararlı davranışlarınızla net bir mesaj verebilirsiniz…Ancak
belki de bütün bu genel önerilerin dışında herkesten ve her şeyden farklı olarak çocuğunuzun hayal gücünü ve yaratıcılığını geliştirmek için aranızda gelişmiş özgün bir dille daha özel bir oyun da oynayabilirsiniz. Bunun herkesin oynadığı bir oyun olmasına gerek yok, oyunun bir ismi olmasına da gerek yok, sadece onunla birlikte o anda keyif almaya ve eğlenmeye bırakın kendinizi, doğrusunu yanlışını düşünmeden olması gerekeni düşünmeden… Bu sırada ne yapmak ne oynamak istediğiniz de ortaya çıkacaktır zaten… Bu belki bir sandalye ve çarşaftan mağara yapmak olabileceği gibi bir masal kahramanını canlandırmak da olabilir. Belki evde bir köşede kullanılmayı bekleyen bir örtüyü, bir kutuyu ya da süt kartonlarını boyayarak da kendi oyuncağınızı tasarlayabilirsiniz, belki de parka çıktığınızda kozalaklardan bir eviniz olacak, belki bir gün bilim adamı başka bir gün aşçı ya da bir sihirbaz olacaksınız… Bütün bunları çocuğunuzla o andaki duygularınızı, isteklerinizi, hayallerinizi konuşarak da bulabilirsiniz.
Aslında hangi oyuncakla hangi oyunu oynadığınız çok da mühim değil…
Çocuğunuzla birlikte oyun oynamanız, oyun içinde onunla bağ kurmanız, hayal gücünü
geliştirmesine, kendini tanıması, anlaması ve anlatmasına fırsat tanımanız ve alan
yaratmanızdır mühim olan… Toplumsal dayatmaları, empoze edilenleri, olması gerekenleri
ve kuralları bir kenara bırakabilirsek içimizdeki çocukla yeniden tanışabiliriz, çocuğun
kendini tanımaya ve anlamaya ihtiyacı olduğu kadar bizim de yetişkinler olarak içimizdeki
çocuğu görmeye, yeniden fark etmeye ve anlamaya ihtiyacımız vardır belki de…
Çocuğunuzla birlikte oyun oynarken onunla birlikte bir yolculuğa çıkarken kendi içinizde
kendinize ve içinizdeki çocuğa doğru da bir yolculuğa çıkabilirsiniz aynı zamanda...
Belki mutlu çocukluğunuzu hatırlayacak, çocuğunuzun da aynı mutluluğu yaşamasını
isteyecek ve daha istekle oyun oynayacaksınız; belki de çocukluğunuzda anne babanızla
yeterince oyun oynamadığınızı fark edecek ve bu farkındalıkla kendiniz olmanız için o
koşullarda anne babanızın elinden geleni yaptığını düşünüp onları iç dünyanızdaki sorunları çözümleyeceksiniz ve kendiniz olarak çocuğunuzla oynadığınız oyunlara daha umutla sarılacaksınız. Oyun oynarken kendinizle ilgili ister olumlu ister olumsuz duygular hissedin bu hislerin size ait olduğunu fark edip kendiniz olmak, çocuğunuzla ilişkinizi geliştirmek ve güçlendirmek için onları bir köprü olarak kullanabileceğinizi bilmek size aslında hem geçmişe bakıp kendinizi anlamak hem de o anda kalıp çocuğunuzla ilişkinizi güçlendirmek için kendi içinizde ne kadar da güçlü ve cesur olduğunuzu gösteren bir tılsım olabilir. Kendi çocuğunuz ve çocukluğunuz için bu tılsımla hayata yeniden gülümseyebilirsiniz. Ne demiş şair; gülmeyi çocuklar icat etti, bizler sürdürebiliriz...
Gonca Bilgiç
Uzman Psikolog
Comments